Sürdürülebilirlik raporlaması, sürdürülebilirlikle ilgili yönlerin sayısal ve sözel olarak tasnif edilip ortaya konulmasıdır. Sürdürülebilirlik raporlaması alanında en büyük risklerden biri, olmayanı varmış gibi gösterme veya olduğundan daha iyi görünmeye yönelik aldatıcı beyanlar ve imaj oluşturma çalışmalarıdır. Bunun sürdürülebilirlik dünyasındaki İngilizce adı “greenwashing”tir. Bu kavramın Türkçede henüz yerleşmiş bir çevirisi olmadığı düşüncesindeyiz. Bu nedenle bu yazımızda, benzer teknik çalışmaları SPK’da yapmış bir uzman ve yönetici olarak, bu kavram için bir karşılık önerisinde bulunacağız. Bazı köşe yazılarında ve sürdürülebilirlikle ilgili raporlarda bu kavram için Türkçe çeviri önerilerine ya da doğrudan kullanımlara yer verildiğine rastlıyoruz. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz bir yazısında doğrudan “yeşil badana” çevirisini kullanmakta. İstanbul Sanayi Odası’nın Yeşil Blog’unda da “yeşil badana/yeşil aklama” çevirilerine yer verilmiş. Bir kaç başka yazıda da “yeşil boyama” karşılıkları kullanılıyor. Bir çeviri arayışı olduğu ama tutarlı bir çevirinin Türkçede henüz oturmadığı anlaşılıyor. Bu savımız, Google Trends verileri ile de teyit edilmektedir. Aşağıda verilen grafikte görüleceği üzere, Google Trends verilerine göre “greenwashing” 2019’dan sonra dünyada bir konu olarak daha sıklıkla yer almaya başlamıştır. Ancak “yeşil badana” kavram ve konu olarak Türkiye’de yok denecek kadar düşük oranda kaydedilmiştir. Yani yeşil badana için Türkçede somut bir kavram yerleşimi sağlanmamıştır.
Grafik: Dünyada Konu Olarak “Greenwashing” Kullanımı, 2004-2024
Kaynak: Google Trends, Nisan 2024.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, “greenwashing” artık bir ekonomi, finans ve hukuk terimidir. Ancak bunun pazarlama dünyasında önemli bir konu olduğu da biliniyor. Önümüzdeki dönemlerde, bu terimin Türkiye’de sürdürülebilirlik dünyasına nasıl entegre edileceğine dair başka yazılar ortaya çıkacaktır, belki de bunlardan bazılarını bizler yazacağız. Bu konuda pek çok mevzuata farklı kanallardan giriş yapılacaktır. Örneğin, bu konu Sermaye Piyasası Kanunun cezai hükümleri arasına bile girebilir. En azından tebliğ normunda bazı düzenlemelerde yer alması gerektiği düşüncesindeyiz.
“Greenwashing”, teknik anlamda yaptırım gerektiren bir kabahat veya suç olabilecek mahiyette bir faaliyettir. Bu nedenle Türkçede bu kavram için cümle içerisinde kullanıldığında kötü bir şey olduğunu çağrıştıracak bir anlam çıkması beklenir. Benzer yaklaşım, sermaye piyasasında sıklıkla kullanılan “manipülasyon” için “piyasa dolandırıcılığı” ve “insider trading” için “bilgi suistimali” seçimlerinin yapılmasında görülebilir. Aralarında bizim de bulunduğumuz çok sayıda tecrübeli meslek mensubunun ortak aklı olan bu yaklaşımı doğrudan “greenwashing” için de uygulamamız yine akıllıca bir yaklaşım olur.
“Greenwashing” mahiyet itibari ile bir kandırma faaliyetinin adıdır. Şirketler dünyasında ve finans sektöründe, bir paydaşın veya tüketicinin abartılı ifadelerle yanlış seçim yapmaya sürüklenmesinin sonuçları, piyasa dolandırıcılığından farklı değildir. Şeffaflık ve dürüstlük kuralı ile hareket etme ve paydaşları ya da tüketicileri dosdoğru bilgilendirmeye karşılık, bilerek ve isteyerek bilgi asimetrisine (asymmetric information) yol açıp üçüncü kişileri ters seçim (adverse selection) yapmaya sevk etmek ekonomi ve finans dünyasında suç olarak ele alınmaktadır. Bu fiillerde kasıt bulunmaması durumunda bunlar kabahat olarak değerlendirilmektedir. Bu fiiller bağlamında haksız kazanç elde edilmesi söz konusu olabileceği gibi bu fillerin yaygınlaşması piyasanın sağlığı (market integrity) açısından da yıkıcı etkileri beraberinde getirecek kadar sorunlu olabilir. Sürdürülebilirlik raporlamasında bazı sürdürülebilirlik bilgilerinin artık “önemli bilgi (material information)” olması nedeniyle, aldatma girişimlerinin etkileri de önemli seviyede zararlı ve tehlikeli olacaktır. Bu mahiyetteki piyasa bozucu eylemlerin yaygınlaşması ve büyük şirketlerde ve hassas faaliyetleri olan kuruluşlarda ortaya çıkması ve böylece büyük skandallar ve piyasa çöküşlerine yol açması yeni ekonomik sorunlar demektir. Bu konuda, sürdürülebildiğin zorunlu olmadığı, gönüllü raporlamaya dayalı olduğu zamanlarda bile çok sayıda vaka ortaya çıkmıştır. Şimdi, zorunlu raporlama dönemine girilmesi ile ve kapsamın çok genişletilmesi ile birlikte, sürdürülebilirlik raporlamasını basit bir çalışma sanıp sürdürülebilirlik hikayeleri yazmaya çalışan şirketler olacaktır. Bu da eskisine göre çok daha fazla “greenwashing” vakasına işaret etmektedir. Bir başka ifade ile, sürdürülebilirlik kendine özgü ekonomik ve finansal sorunlarla ve yeni risklerle birlikte gelmektedir. “Greenwashing” risklerinin gerçekleşmesinin en düşük seviyede tutmak için, daha baştan sağlam temeller atılması bir ihtiyaçtır.
Bu bağlamda “greenwashing” için önereceğimiz Türkçe çeviri “yeşil dolandırıcılık”tır. Günlük yaşam kullanımları için uygun bir çeviri “yeşil sahtekarlık” olabilir. Ancak yeşil dolandırıcılık, piyasa dolandırıcılığı gibi teknik içeriklere karşılık olarak daha uygundur. Bu arada neden “yeşil badana” veya “yeşil boyama” olamayacağını da açıklayalım. Birincisi “badana” ve “boyama” meşru faaliyetlerdir. Bu tabirlerin içeriği suç olabilecek kadar sorunlu bir fiille kullanılması bu faaliyetleri yürütenleri rencide edebilir. İkincisi, yeşil badana veya yeşil boyama denildiğinde bir caydırıcılık faktörü görülmediği gibi ilk defa duyanlar için bu tür ifadeler şaşkınlıkla karşılanacaktır. Öte yandan, “yeşil aklama”nın da uygun bir çeviri olmadığını düşünmekteyiz. Çünkü, burada bir aklama faaliyeti değil bir aldatma, dolandırma ve kandırma faaliyeti söz konudur. Yeşil aklama, yeşil dolandırıcılık ile elde edilen haksız kazancın aklama işlemlerine tabi tutulmasında söz konusu olabilir.
Sürdürebilirlik, özellikle sürdürülebilirlik raporlaması, temelde İngilizce üzerinden ilerlemektedir. Türkçede olduğu gibi pek çok dilde çeviri sorunu yaşandığını tahmin ediyorum. Almancada da benzer sorunlar var. Bu nedenle, Almancada doğrudan İngilizcesinin kullanıldığını sıklıkla görüyorum. Öte yandan, giderek gelişen literatür ve teknik altyapı nedeniyle İngilizcede de sürdürebilirlik kavramları ciddi kargaşaya yol açacak hale geldi. Hangi dilde olursa olsun, son yıllarda artan bir hızda yeni kavramları bünyesine katan sürdürülebilirlikte daha bilinçli ilerlemek hepimizin yararınadır. Bu nedenle bu konularda “yeşil badana” ve “yeşil boyama” gibi sözcük bazlı çeviriler yerine içerik bazlı ve amaç odaklı hassas çalışmalar yapılarak sağlam ve tutarlı bir altyapı oluşturulmasının gereksinim olduğunu düşünmekteyiz.
Dr. İbrahim E. Sancak, CEO
Ecolithic Sustainability Solutions GmbH
27.04.2024, Almanya